Türkiye çok yönlü ve ciddi sorunlarla iç içe sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bu tür dönemler bütün politik yapılanmalar için olduğu gibi, özel olarak da siyasal partiler için birer sınav niteliğindedir.

Dönemi iyi okuyamayan, gerekli ilkesel tutum, politik ve örgütsel duruş sergilemeyi başaramayan siyasal partiler, sorunlu dönemin sorunlu bileşenleri olmaktan kurtulamazlar. Ve giderek iç sorunlarıyla boğuşur, yorulup yıpranır, güç kaybederek küçülür ve etkisizleşirler.

Gerçekçi olmak gerekirse CHP önderlik başta olmak üzere, politik ve örgütsel alanlarda önemli sorunlar yaşıyor.

CHP’de merkezi önderliğin güçlü, bilgili, birikimli, yetenekli, deneyimli, saygın, gücünü ve otoritesini sadece politik ve örgütsel özelliklerinden alan kadrolardan oluştuğunu söylemek mümkün değil. Yetenekleri ve işbölümü temelinde uyumlu ve üretken kadrolardan oluşan, etkili bir önderlik işleyişine sahip olunduğunu iddia etmek de mümkün değil.

Sorunun temel kaynağı önderlik olunca bunun;

1-) İçinden geçilen sürece ilişkin açık, tutarlı ve istikrarlı bir politik yön ve yöntemden yoksunluk,

2-) Toplumsal muhalefete doğru çizgide etkili bir müdahaleden uzaklık olarak yansı bulması gayet doğaldır.

Örgütlerin Durumu

Bunlarla bağlantılı ve en az bunlar kadar önemli bir diğer sorun da kadın ve gençlik kolları dahil bütün örgütlerin içinde bulunduğu olumsuz durumdur. CHP’deki aksaklıkların en belirgin biçimde su yüzüne vurduğu alan örgüt alanıdır.

Genel Merkez ile Mahalle Birimleri arasındaki örgütsel bağlantı ve işleyiş neredeyse kopma noktasındadır. Tekil örnekler dışında İl ve ilçe örgütleri, Kadın ve Gençlik Kolları çalışmıyor. Bunu görmek için son üç seçimde örgütlerin performansını objektif bir değerlendirmeye tabi tutmak yeterlidir. En sıcak örnek, son genel seçimin en çok çalışanları, emek sarf edenleri Mahalle yapılanmaları ve Genel Başkan Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Siyasal mücadelede parti çok önemli bir yere sahiptir, üyeleri için adeta bir okuldur.

CHP’de üye kayıtlarında yaşanan sıkıntıları, yeni üyeler ve kadroların eğitimini, örgütlerde yaşanan sorunlara hakim olmayı, yerinde ve zamanında müdahale etme güç ve iradesini sergilemeyi bir yana bırakalım, süreç bütünüyle akıntıya bırakılmış durumdadır.

Bu boşlukta bireysel beklenti ve çıkarlarının tutsağı, sözde CHP’li “çıkar grupları” örgütleri ele geçirip istediği gibi yönlendirmektedirler. İşin acı tarafı CHP sayesinde bir yerlere gelip, kendilerine çalışıp güç kazanmaları, kazanılan bu gücü örgütlere ve partiye karşı, baskı ve tehdit aracı olarak kullanıyor olmaları.

Kentsel rant ve yerel yönetimlerden beslenen, CHP içerisinde ki kirli siyasetin bu temsilcileri, CHP’nin en büyük düşmanlarıdırlar. Ve bunlara uygun ortam sağlandığı ve fırsat verildiği sürece olmaya devam edecekler.

Yerel seçimler öncesi yapılan eğilim yoklaması ve ön seçim süreci, özellikle İstanbul 1.Bölge gerçekçi olarak derinine incelendiğinde sorunun mahiyeti ve çapı görülecektir.

Yapılan Eğilim Yoklaması bu “çıkar grupları” ve yerel yönetimlerin tahakkümünde geçmiş, sonuçta örgüt iradesinin ortaya çıktığı kadarı bile dikkate alınmamıştır. İstanbul 1.Bölge CHP’nin elindeki Belediye’ler de kontenjan meclis üyelerinin niteliğine ve geldikleri yerlere bakılırsa, bunların birer iddia değil, eksiksiz gerçekler olduğu görülecektir. Eğilim yoklamasında seçilerek gelenler değil, AKP’liler kontenjandan Meclis Üyesi olarak tercih edilmişlerdir. Hatta “kör parmağım gözüne” misali, kontenjan 1. Sıra Meclis Üyesi, AKP’nin aynı bölge Belediye Başkan Adayı olan ilçe bile bulunmaktadır.

Son Genel Seçim öncesi yapılan ön seçimde, yine İstanbul 1.Bölge’de bu güç odakları tarafından oynanan oyunlar, başvurulan yöntemler ibretliktir. Kendi çıkarları için neler yapabileceklerini göstermesi açısından numuneliktir. Ve CHP’nin bu “çıkar grupları” eliyle ne duruma düşürüldüğünü görmek ve anlamak için ciddiyetle incelemeyi gerektiren bir öneme sahiptir.

Kongre Sürecinin Önemi

CHP şimdi örgütsel planda sorunların aşılmasında çok kritik bir öneme sahip kongre dönemine girmiş bulunuyor.

Yerelde mahalle ve sokaklarda, halkın içinde haktan, hakikatten ve emekten yana gerçek CHP’lilerin mücadelesi sürüyor. Genel Başkan Sn. Kemal Kılıçdaroğlu bilmelidir ki, ülkesi ve geleceği için, CHP’nin ödünsüz, koşulsuz, tek başına iktidarı için büyük bir özveri ile çalışan bu samimi, dürüst ve namuslu insanlar, sözü edilen bu “çıkar grupları”nın kirli oyunları ve baskısı ile yorulup yıpratılırsa kaybeden CHP ve Türkiye olur.

Geçmiş tecrübelerin ışığında, kongre dönemlerinde seçimler, demokratik işleyiş olmaktan çıkarılıyor. Delegeler, örgüt yönetimleri VİP araçların içerisinde, otel lobilerinde, yerel yönetim ofislerinde pazarlıklarla belirleniyor. CHP’de üyelik koşulları, üye yapısı, delege ağalığı sistemi bilinen şeyler.

CHP’nin milyonlarca emekçinin, haksızlığa uğrayan, ezilen halkın umudu olarak kalabilmesi için bu olanlara seyirci kalmaya hakkınız yoktur. Sn. Kemal Kılıçdaroğlu “Temiz Toplum Temiz Siyaset”, “Siyasi Ahlak Yasası” vurgularını yoğun olarak işledi. Miting alanlarından bütün Türkiye’ye haykırdı. Ön seçim kararı ile birlikte parti içi demokrasinin geliştirilmesi yönünde örgüte söz verdi. Şimdi bu sözlerin karşılığının yerine getirilmesi için adım atmanın tam sırası.

Delege seçimleri ve Kongre dönemi boyunca, örgüt iradesinin üzerinde kirli siyasetin temsilcilerinin baskı ve tehditlerine izin verilmemeli. Delege ağaları üzerinden yürütülen pazarlık oyunları mutlaka bozulmalıdır.

CHP’de parti içi demokrasi gelişecekse, bu ancak; ezilenden, emekten ve halktan yana kimlikli, kişilikli ve cesaretli delegelerin sayesinde başarılabilir. CHP’li üyelerin tanıdığı, inandığı, saygı duyduğu, sağlam, dinamik ve birikimli adayların önünün açılması gerekiyor.

Genel Merkez, tabandaki huzursuzluğu ve güvensizliği dikkate almalıdır. Kongre döneminin sağlıklı ve demokratik işleyişi için, pratik karşılığı olan adımların atılması, gerekli önlemlerin alınması zorunludur.

Türkiye etkin, aktif, misyonunun hakkını veren bir CHP’den ve CHP iktidarından yoksunluğun bedelini çok ağır ödüyor. Ülkesine ve geleceğine sahip çıkmak için siyasal mücadeleye yüklenmek ve tavizsiz olmak, bütün CHP’lilerin ivedi sorumluluğudur.

Av. İlkay Orhan